Melda Hanım, okurlarımıza sizi kısaca tanıtmak isterim…

Tabi, öncelikle çok teşekkür ederim derginizi bana açtığınız için. 1979 yılında Antalya’da doğdum. Evli ve iki çocuk annesiyim. Aslen Antalya Kaleiçi’ndenim. İlk, orta ve lise öğrenimimi Antalya’da tamamladım. 1997 yılında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesini derece yaparak üçüncülük ile kazandım. 2003 yılında da Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. 2004 yılında Nöroloji Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi ve Asistan Doktor olarak bir süre çalıştım. Sonrasında 2005 yılında Dermatoloji Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi, Asistan Doktor olarak göreve başladım. 2011 yılında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’ndan uzmanlığımı aldım. Uzman doktor olduktan sonra da bir süre yine Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinde çalışmaya devam ettim. Daha sonra mecburi hizmetimin bir kısmını Aksaray Devlet Hastanesi’nde, kalan kısmını da Antalya Atatürk Devlet Hastanesi’nde tamamladım. 2011-2016 yılları arasında toplam 5 yıl boyunca, Antalya Atatürk Devlet Hastanesi’nde Dermatoloji Uzmanı olarak halkımıza hizmet sundum. 2016-2017 yılları arasında Antalya Özel OFM Hastanesi Dermatoloji Ve Kozmetoloji Kliniği’nde Uzman Doktor olarak görev yaptım.

2017-2018 tarihleri arasında da Weill Cornell Medicine Dermatoloji Anabilim Dalı’nda (New York – A.B.D) Gözlemci Uzman Doktor statüsünde; kompleks medikal dermatoloji ve otoimmün hastalıklarla ilgili birçok çocuk ve erişkin hastanın tanı ve tedavisine katıldım. Aynı zamanda yine bu klinikteki kozmetik işlemler ve cerrahi prosedürlere katılarak güncel ve güvenli kozmetik yaklaşımları yakından görme ve inceleme olanağım oldu.

Bundan sonra dermatoloji ve kozmetik alanındaki bilgi ve tecrübelerimi Gökay Plaza da yer alan kendi kliniğimde siz değerli halkımıza sunmaya devam edeceğim.

Evet, New York da bulunan bu kliniğe kabul edilmek gerçekten çok zor; keza her gün dünyanın her bölgesinden o klinikte araştırmacı ya da gözlemci olarak bulunmak için onlarca müracaat olur ama maalesef yılda sadece bir ya da iki kişi kabul edilir. Türkiye’den de şuana kadar bu kliniğe Dermatoloji Uzmanı olarak kabul edilen tek kişiyim. Bu tür kliniklere iki şekilde kabul edilme olur. Bir tanesi; sadece araştırma bazlı kabul edilmedir, kişi tek bir konu hakkında çalışmalarda bulunur hasta veya klinik ile pek ilgisi olmaz daha çok laboratuar ortamında ya da hasta dosyaları üzerinden giden bir çalışmadır. Diğer çalışma şeklide; ki ben bu şekilde çalıştım, gözlemci doktor olarak çalışırsınız ve orada tüm gün dermatoloji departmanındaki hem erişkin ve çocuk dermatoloji hastalarına hem de kozmetik hastaların muayenelerine, işlemlerine ve tedavilerine katılırsınız. Ben bu çalışma sayesinde Türkiye’de almış olduğum eğitim ile Amerika Birleşik Devletleri’ndeki eğitimin arasındaki farklılıkları çok yakından gözlemlemiş oldum. Erişkin ve çocuk hastalarına verilen en son güncel tedavi ve yaklaşımları inceleme olanağım oldu. Ayrıca kozmetik dermatoloji alanında da yapılan tüm işlemlere katıldım ve bu tür uygulamalarda da bizden çok çok daha ileri olduklarını ve farklı birçok teknikler kullandıklarını gördüm. Kozmetik sonuçlar gerçekten çok etkileyici, doğal ve yüz güldürücüydü. Ayrıca her hastalık için ayrı olan lazer işlemlerine de katıldım. Özellikle lazer epilasyonun baştan sona doktor tarafından hastaya yapıldığını görünce gerçekten hayran kaldım. 

Gökay Plaza’da yer alan kliniğinizin teknolojik donanımları hakkında neler söylersiniz? 

Bizim kliniğimizde kullandığımız tüm teknolojik araç ve gereçler, tıbbi malzemeler, ilaçların tamamı FDA onaylı, güvenilirliği ve etkinliği kanıtlanmış ürünlerdir. Kliniğimizde kullanılan tüm ürünler kişiye özel açılır, gerekirse kontrollerde kullanılmak üzere uygun şekilde o kişiye özel olarak saklanır. Tıbbi uygulama tamamen sonlandıktan sonrada artan ürün olursa imha edilir, asla başka bir hastaya o ürün kullanılmaz. ABD’den döndükten sonra Türkiye’de ben farklı bir şey yapmak istedim ve orada gördüğüm o muazzam kliniğin bir benzerini şimdi burada aşama aşama kuruyorum. Tabii bu da çok maliyetli bir iş ancak; başarı, yanlışları tekrarlamaktan değil doğruları çoğaltmaktan geçer. Lazer epilasyon cihazımız, elektrokoterimiz tamamen Cornell Dermatoloji’de şuanda aktif olarak kullanılan cihazlar olup çok üst düzey cihazlardır. Zaten buradaki sonuçlarımızda bu anlamda çok ciddi fark yaratıyor. Sizin iyi bir tıbbi sonuç almanızda cihaz kalitesi çok önemlidir ancak bu da yeterli değildir. Cihaza hakim olmak, hangi hastada cihazın hangi parametrelerini uygulamayı bilmek de bir o kadar önemlidir. Bu da sizin okumanızla, araştırmanızla ilgilidir. Kliniğimizde bulunan epilasyon cihazımız Alexandrite lazer olup, epilasyonda, 1997 yılından bu yana dünyada yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Alexandrite lazer diğer lazerlerle kıyaslandığı zaman etki bakımından en üstün olanıdır. Yan etki bakımından da en düşük yan etkiye sahip bir cihazdır. Hem açık hem de koyu tenli kişilerde kullanılmakta olup derinin dermis tabakası dediğimiz derin kısmına kadar ulaşabildiği için hem siyah hem de açık renkteki kıllara etkili olabilmektedir. Alexandrite lazer yüz dahil vücutta istenilen her yere uygulanabilir. İlk seans sonrası bile kılların yüzde 40’ında azalma tespit edilmektedir. Toplam 4 ya da 6 seans tedavi ile kılların tamamına yakını yok olmaktadır. Alexandrite lazer diğer epilasyon lazerlerine göre daha az ağrılıdır. Antalya’da hastalara çok fazla sayıda lazer epilasyon seansı yapıldığını, bazen 20 seans bazen de 2 ya da 3 yıl gibi bir süreyle epilasyon tedavisi yapıla geldiğini görüyorum. Bu yapılan yanlışlardan sadece bir tanesi…Sanırım bazı klinisyenler birbirlerinden görerek ya da yeterli araştırmayı yapmadan, mali kaygılarla, gerçek Alexandrite teknolojisini kullanmayan ancak içerisinde ‘alex’ adı geçen daha ucuz kopya cihazlarla tıbbi bir uygulama olan epilasyonu gerçekleştirmeye çalışmalarından kaynaklanıyor. Gerçek Alexandrite teknolojisi minumum 70 bin dolarlık bir teknoloji olup etkinliği en çok kanıtlanmış, 4-6 seansta yüzde 95 başarı getiren bir teknolojidir. Biz de hastalarımızda bu teknolojiyi kullanıyoruz ve sonuçlarımız oldukça mükemmel. 

Yine bir takım dermatoloji ve kozmetikle ilgili sarf malzemeleri vardır, kliniğimizde kullanılan bu sarfların tamamı da yine Cornell’de kullanılanların bire bir aynısıdır. Bu tür ürünleri Türkiye’ye ithal eden firmalar, bazen bana; “Bu iğneyi ya da malzemeyi sadece siz  kullanıyorsunuz başka hiç kimse kullanmıyor” diyebiliyorlar… Evet, zaten farklılığımız ayrıntılara dikkat etmemizden kaynaklanır ve bu da sizin yaptığınız işin sonuçlarına mutlaka ama mutlaka yansır. Benim kozmetik işlem ya da müdahale yaptığım hastalarım tedaviden sonra asla orası burası şiş, morarmış olarak çıkmıyorlar. Aksine gayet mutlu ve kendinden emin, iyi hissederek kliniğimizden ayrılıyorlar.

Kliniğinizde estetik ve gençleştirme işlemleri yoğun bir şekilde uygulanıyor, bunu biliyoruz. Bu uygulamalarınızdan da biraz bahseder misiniz?

Kliniğimizde uyguladığımız gençleştirme işlemleri olarak en başta dolgu ve botoks işlemleri gelmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’ne bakıldığında, -ki orada veriler çok iyi tutulur- gençleştirme işlemi olarak ilk sırada açık ara botoks işlemini görüyoruz ve ardından dolgu işlemleri geliyor. Botoks ve dolgu işlemi ülkemizde de çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak Türkiye’de bu işlemler birtakım firmaların sponsorluğunda kısa süreli kurslar ve sertifikalar verilerek bilimsellikten uzak bir şekilde, birbirinden görerek yapılmakta, ki bu da birtakım uygulamalardaki yanlışların sürekli tekrar edilmesine neden olmaktadır. Yurtdışında ise bu uygulamalar çok daha bilinçli ve akılcı şekilde yapılmaktadır. Estetik, rejunevation (gençleştirme) olarak adlandırılan alan artık dermatolojinin bir alanı olarak kabul edilmektedir ve bu anlamda da dermatoloji uzmanlık eğitiminin ayrılmaz bir parçası haline getirilmiştir. Benim şuanda kliniğimde uygulamış olduğum botox ve dolgu işlemlerinin teknikleri tamamen New York’ta edinmiş olduğum bilgi ve tecrübeye dayalıdır. O yüzden hastalarımız son derece doğal ve genç görünmektedirler. Ayrıca işlem sonrasında herhangi bir olumsuz sonuçla da karşılaşılmamaktadır.

Yine gençleştirme amaçlı olarak düzenli yapılan cilt bakım uygulamalarımızda kliniğimizde sürekli hastalarımıza verdiğimiz hizmetler arasındadır. Ayrıca mezoterapi, saç tedavisi ve kimyasal peeling, dermapen dermaroller işlemleri de kozmetik dermatolojide kliniğimizde uyguladığımız diğer hizmetlerdir.

Mezoterapi işlemimizi selülit, lipoliz dediğimiz istenmeyen yağların yakılmasında ve bu sayede vücut şekillendirmede, kilo verilmesini başlatmak için, yaşlı ve sarkmış deriyi tekrar gençleştirmede, akne izlerini gidermekte, gebelikte ve sonrasında oluşan çatlakların tedavisinde ayrıca boyun ve el gençleştirilmesinde çok fazla sayıda hastamıza kliniğimizde uygulamaktayız. Sadece bir seans mezoterapi uygulama sonrasında bile hastalar aradaki farkı görebilmektedir. Ben kliniğimde özellikle 20’li yaşlardaki hastalarıma botox tedavisinden daha ziyade mezoterapi işleminin yapılmasını önermekteyim. Çünkü doğru ilaçla ve teknikle yapılan mezoterapi kırışıklık oluşumunu erken önleyici olmaktadır. Mezoterapide kullanmış olduğum ilaçlar yüzde yüz güvenli olup her biri FDA onaylıdır. 

Androgenetik alopesia, alopesia areata, saç dökülmesi, ince saç telini kalınlaştırmak, akne skar, akne vulgaris, stria, cilt gençleştirme, yüz ve boyun kırışıklık düzeltmede, deri tonusunu ve sıkılığını arttırmak ve cilt lekesini gidermek için yapılmakta olan diğer kozmetik işlemdir. Her gün giderek daha fazla ilgi çekmekte olup hastalar tarafından da çok fazla talep edilmektedir. Kişinin kendi kanından yapıldığı için herhangi bir allerji ya da yan etki yapma olasılığı da yoktur. 

Bir Dermatoloji Uzmanı olarak özellikle kadınlara bakım konusunda ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Benim tavsiyem mutlaka önce bir dermatoloji doktoru tarafından cilt muayenesi yaptırmaları ve bundan sonrası için kendi cilt tipine yönelik ya da varsa cilt rahatsızlığına göre bakım ve tedavi yapılması yönünde olur. Ezbere bir güneş koruyucu krem ya da nemlendirici temizleyici kullanmaları yarardan çok ciltlerine zarar verebilir. Üstelik evde cilt bakımı yapılması da pek doğru değildir. Çünkü hangi ürünlerin hangi sırada kullanılacağını bilmeleri maalesef mümkün değildir. Bunun için deriyi çok iyi tanımaları ve ürünlerin içeriğinin ayrıntılı bir şekilde cilde nasıl etki ettiğini bilmeleri gerekir. Bu da taktir edersiniz ki, tıp uzmanlığı gerektirir. Kliniğimizde hastalarımıza uyguladığımız cilt bakımı profesyonel düzeyde medikal olup her cilt tipine ayrı ürünler seçilerek sırayla ve düzenli bir şekilde her ürün ciltte belli bir süre bekletilerek yapılmaktadır. Ayrıca üstüne basarak söylemeliyim ki; hangi yaşta olursanız olun mutlaka kozmetik işlemlerinizi de yaptırmayı sonraya ertelemeyin. Kliniğimizde uyguladığımız her kozmetik işlem sizin cilt güzelliğinizi bir kat daha arttıracaktır. Zamanı durdurmamız söz konusu değildir ama yaşlanmanızı önlemek ve sizi daha genç ve güzel göstermek dermatoloji doktorlarının elindedir. 

Doktor Hanım gelecek ile ilgili tekrar yurtdışı eğitimi ile ilgili planlarınız ya da projeleriniz var mı?

Her şeyden önce bir tıp doktoru olarak devamlı güncel güvenilir yayınları takip ediyorum. Her zaman hem kendimi hem de benimle birlikte çalışan ekibimin, eğitim, bilgi ve becerisinin en üst düzeyde olması için çaba gösteriyorum. Yurtdışında çalıştığım hocalarımla bağlantım ve iletişimim hala devam ediyor. Onlar kendilerini mesleklerine adamış, iyi hekim olmanın önce iyi insan olmaktan geçtiğini kavramış ve bilgilerini saklamayan, kendilerini eğitime de adamış çok saygın insanlar. Bu yaz da gözlemci statüsünde en az 1 ay ABD’de bir eğitim faaliyetimiz olacak. 2-3 yılda bir bu şekilde yurt dışı eğitim çalışmalarını da devam ettirmek istiyorum. 

Son olarak Antalya’nın çok eski ve yerli bir ailesinden geliyorsunuz ve Kaleiçindensiniz. Antalya’yı çok sevdiğinizi de biliyoruz. Ama Antalya dışında bulunmaktan keyif aldığınız iki şehir daha söyleyebilir misiniz?

Antalya benim evim ve insan evini çok sever. Ayrıca böyle güzel bir şehirde yaşadığımız için bence hepimiz çok şanslıyız. Antalya dışında yaşamaktan ve bulunmaktan en çok keyif aldığım iki şehir daha söylemem gerekirse; bu iki şehir İstanbul ve New York’tur derim.